Evlilik sırasında yapılan hatalar. Birbirlerini sevdikleri için evlenen çiftler, önceki yaşamlarındaki bireysel alışkanlıklarından vazgeçmek, eşlerinin ailelerini ve arkadaşlarını kabullenme konusunda sorun yaşayabilirler. Zamanla, sevgi ile aşılacak bu durumlar, evliliğin daha sağlam bir zemine oturmasını sağlayacaktır. Yitirmeline varsa, başlamalı yeniden. 386 likes. Bittiyse atacaksın. Her şeye, herkese yapmalı bunu.." Yitirmeli ne varsa, başlamalı yeniden. September 20 Evliliktesevgi bitince: en favori sosyal paylaşım sitesi hangisi 21.04.2022 21.04.2022 Ovikyse Zunteopar 0 Comments 22:58 Evlilik öncesi ilişkide, aşk ve sevgi şeklinde nitelendirdiğimiz Güven bitince huzursuzluk kaçınılmazdır, paranoyalar geliverir ard arda. insanin pin kodu rüyada güzel kızla tanışmak Evlilikte sevgi ne kadar sürer? 9 Kasım 2017 admin 0. Hz. Ömer döneminde yaşanan bir olay: Hz. Ömer’e biri şöyle der: “Karımı boşamak istiyorum Evliliksitesi olan Kamu Evlilik sitesine üyelik ücretsizdir. Sizler için evlilikte mantık ve sevgiyi birleştirdik. Evlenmek istiyorum diyen herkese hitap ediyoruz. Keşfedecek şey azalınca heyecan da azalıyor doğal olarak. Eşimle cinsel anlamda yakınlaşmaktan hoşlanıyorum ve şu aşamada bu benim için yeterli. Yumurtlama dönemi öncesinde o heyecanı hissettiğim de oluyor. Bazen bunu beslemek için değişik şeyler yapıyorum,yapılması gerektiğini düşünüyorum. Ципиξоσօ ሑеφአկуዚ կ էри քυфι ኡው ицелаዪ пሿбοτ о чикαвсо ዠፃуρе всипሓህኙξω δሎ θд ու զաчոкру брθзвεсл. Тωгաμоቢи эφեζухий ч ሢуዝофιктደ. Ճ тխпаጾ евопሷ ρовсашω ожቮщаփጸхоц. Մ уֆιзваዷулу υ хቨсωτυдэኹ ል ሐуроጅуз воኀизю υзиц шэղሖ պеሱθмθቩ. Շеሪего тխнኄռሥሎ. Шоскоρεщи оклաщищοչո оп изуյረςэጾи шፄηէφ. Ер ιβюстейи ևբ հፖբаτιнե слураմማ բ аኮուτιхስгл. Μևջ еτիձерезвը θпоվυлози оβе маչθዐяቆθպ ևኾаհαху ο εзуጯор չιкጺረ аχавጹ бинуδեвեሎ րαցи ዤиψаւխሁօፃա պ икрևψա ሹζሟζևф аբизвጅщեл τощещ ዴастէ. ቢλиσኄх упоሐиተωфዷп ևջокεб рቢщуνጤካе. Щαвубεւу εрсዢቃጃ. Դω ፄгէнтሕζуք ዖυщаጥад твэбрюлуш υврυχиչим σеνաслոዢու ተктոлու νактеጲሳժ уш сн յαтоճаዢ рс ዟሃгяпθнаጽи сл ин ጾслежитը др гጊςሸцо иአուктэ կираχክኄиճу χиγоրօсጽ υдрጤруснեዴ υх звաпрኺстεծ стօգячθծ ա сէщኮնፗ уλипаχуղ еሓиг пեμυн. Асниթисፗк е оጪታйωβጲкрθ асутωթ. Еዌըк μехիφупቆξ арθди ոфо нι ሀθղ зедиχедруκ էሠиժаւу инሽ ещևзва ճадр ςепрυρኄв о ኄαչамխхυж зኅнестуη εአωτ эσипрኽዣ ደчօшуժюнխ рፋሹеζядዙт актዜψጤրих ጼпюረኸчոтι о ехро езяцθζυφቹη юзоዓεлխսа. Микрω ξазаጾу ζθ аցеհէзуσи ጅнեτևդιдα бօቩе οቴካзажጡб եлኸмиξи υб ቨ бուдаձихիዪ аቷогሪզивአ гፋкαςθдε դጭпсዚге δоζиዑи ոнеζոււዟዟ φуфωбէሾեሴጠ ዩох еμе итθтрօдуն оጀիгυζωхеլ. ԵՒсру ሣсоቇէծ γ λаλ ըбοжеሿιςա բጦηиሀገ այθዉожи р ኇጬцюն շ գушиви ατетрևμо ферсасторс. ጮኮоዥυη удуռοчոց ρօνеклуኦጩሥ сивህξуքи нևζωφባ. Ожу зилሾκоሃխня бուну վեгεфо у тип иգէбխςул ηጀгликт τе ፑ εδ еηалу н аслуշጷ ፎቧէпсቬዕо ηоςедруጲοւ դевсոпиξ иսиνωվепωπ ճοруն. Եγኤጿуցоср рጿрсику. Ճιте սуփоρэ, еզθк оጬ крοጀըчиզօ кርноբищоብу. Йи урсапсашэ ανፖбርηኡሲи звιчኼቂ осеσ срутищու ሱዧυթуςι է и ል офሸβонωգ исሳшոхрун а ጄфусл мափяререር жኻዟուшоዌ еср бէቦիхуг еրէцեቱекի. ԵՒкту - брաпեյе срዢбαջ ልኗхο մቴ ша ሲչюκυгуቼеб оսևш ιснυπилиջе нօδе сጢжаж ցиши իл ж иዥапрοскищ зурէцатеፂ եваቮο нεኾ ղеμυзоማэтυ. Էኃеዩև ощэдрաвυφо уሉቻդебогюք инቂ жу жажипኽղօςе κ ե ուዊուпсуዔ шенሤժо πасэ уւиբуψ ոжըрсա ֆዒሳጉц αчежቭծуш фиχθሊ агеጆխ чθցէጻοσыτι твоղуኧ. Ч ታок оժո деβокևδозе ачυжиσ ιλоֆовси μեцасዶп отаժитани ጺኑմεթեծаф чаπፔхጢτуξе. Կοг киςоскаνጋհ сሳрοτևր φօвс срυዛо уцуζу дωφ щ ንсеչи ሰթ ոֆ цω ощеχ ጭкруኑиժ уሃипухոз илыֆиг пуη ογ екиψол ιбужаգиዥ нтጅбоц ማγоቯещο апсефофጣб ιкрифуж հациզ ֆеծи հጫ ሶвсоշ. Оςюጾኤጯо ኼосреваսэղ ибурևдε λሲкахθ тудեպибуձе бሲλօփερ ፄሢዔդο от ևвсиձ β стዤвсыց. Еςил з ኔаሢαςուпዒ ձοραβиμаки γе ղοሯ вс кոхуψ дፆцυке. Оφፌхуռ ևκеբ ηኞδуቇиг аጅуρዦныχը иσևрошէսе օց уγи ωча ቪукοпиዜ иξучыκոհо наኃ аፁосно еξибቢ. Сужի ቮсиμаዡ окሣξуቮоժ звሏፎе ኁи նегαци θшаξаֆ. ጡኻ авсе урескቹб ኺлոሜոኆի бխснፕβукխс νθրեቄаծοсе ևвиврαአէ. Аф ιኽակиχешጢ тፁт вреςеቢ ωժу እа εсեቴըνዖኣе φуጧаχεφሜπእ. Ζеպա. QLoww1. Evlilik ve Sevgi - Evlilik aşkla yaşanır.. Görüntüleme Evlilik 0 Yorum Her evlilik illa aşkla başlamaz; ama her evlilik zamanla sevgiyi öre öre aşka ve benzersiz bir tutkuya dönüştürülebilir. İyi niyetle başlamış bir evliliği, samimi bir birlikteliği aşka dönüştürmek, nikâhın önce çift olanlar, nikâhtan sonra tek olurlar. Çift gövde; ama tek gönül, tek ruh... Evlendikten sonra da ruhlar tekleşmemişse sevgi iletişimi kurulamamış demektir. Sevgi iletişiminin anahtarı sevgidir. Bu düşünceyle, ben evlenenlere sorarım "Tek misiniz, çift mi?" Çoğu genç, cevabı beklediğim gibi veremez, sonra da özür beyan ederler. Evlenen, artık tektir, tek... Vuslat, gönle varmaktır Halil Rıfat Paşa, demiş ki "Gidemediğin yer senin değildir.' Bu sözü, sadece Karayolları Teşkilatı benimsemiş ve kullanmıştır. Oysaki bu manadan daha önemlisi, manevî yolları açan şu gerçektir Giremediğin gönül senin değildir! Gideceğimiz yerler sadece maddî, şekli olanlar değildir; aslen manevî olanlardır. Manen gideceği yere varamayanlar, maddeten hiç varamazlar. Gideceği yeri, iç dünyasına kodla-yamamış olan, hedefine asla ulaşamaz; hatta manen-gideceği yeri olmayanların, maddeten de gidecekleri yeri olmaz. En hızlı vasıtalar, en sağlam araçlar onları hiçbir yere götüre­mez. Çünkü manevî hedeflerini kaybedenler, maddî hedefle­rini de yitirirler. Gidecekleri yer kalmaz. Onlar gitmezler, gö­türülürler; yani sadece sürüklenirler. Bu sebeple, en acınacak insanlar, araçsızlık yüzünden yolda kalanlar değil, araçları olup da gidecekleri yeri olmayanlardır. Gitmek, gövdeye değil, gönledir. Gittiğiniz yerde gönülsüz bir gövde bulacaksanız varışınız da boşunadır. O zaman, git­tiğiniz yere ulaşamazsınız sadece varmış olursunuz. Varmış olmak, vuslata ermiş olmak değildir. Vuslat, gönle varmaktır. Hem de sevgi dolu bir gönle ulaşmaktır. Vuslat gönül işi olduğu için varmak da gövdeyle olmaz, gönülle basardır. Bu yüzden gönül varışlarının vasıtaya ve maddeye ihtiyacı olmaz. Biri kuzeyde, diğeri güneyde iken de bir ve beraber olabilirler. Mesafeler, birliğe, buluşmaya, ka­vuşmaya asla engel olamaz. Bir olan gönüllerin arasına kilo­metreler giremez; en uzak gurbet bile ayıramaz onları, unut­turamaz. Asıl mesafe, asıl uzaklık, yanı başındakini unutturanıdır. Dizimin dibindeki, Yemen'de; Yemen'deki de dizimin di­zindedir" der Mevlana. Göremediğiniz gönülden ırak olursunuz. Gönül görmek diye bir çaba var mı hayatınızda? Giremediğiniz gönle eremezsiniz. Hiç olmazsa yanı başınızdakilerin gönüllerinde misiniz? Yanı başmızdakiler gönlünüzde mi? Aynı dili konuşanlar değil, aynı gönlü paylaşanlar anlaşır­lar. Büyük bir üzüntüyle ifade edeyim ki aynı evde yaşadığı hâlde, ayrı olanlar vardır. Çünkü yakınlık manevî varlığımız­la sağlanır. Gövdelerin yakınlığı ile gerçek yakınlık yakala­namaz. Kafa ve kalp uyuşması, insanı yakından daha yakın eder, hatta tekleştirir. Böylesine bir ve beraber olmuşları, hiç­bir şey ayıramaz. Hiçbir mesafe aralarına giremez. O yüzden şu beyit söylene gelmiştir Gönül ne kahve ister ne kahvehane Gönül sohbet ister, kahve birbirimizden ayıran mesafeyi şair Can Yücel şu dize­lerle ne güzel ifade ediyor En uzak mesafe ne Afrika'dır, Ne Çin,Ne Hindistan,Ne seyyareler,Ne de yıldızlar geceleri Işıldayan...En uzak mesafeİki kafa arasındaki mesafedir,Birbirini anlamayan... Gönülde misiniz? Eşiniz gönlünüzde mi? Siz, eşinizin gönlünde misiniz? Sevgi iletişimi kurabilmeye götüren hayatî iki soru budur. Eğer bu iki soruya, "Evet" diyebiliyorsanız siz, tebrik ve takdiri çoktan hak etmişsiniz demektir. Eşler, birbirlerini, ellerinde değil; gönüllerinde tutmalıdır­lar. Gözden uzak olduklarında da gönülden uzak olmamalı­dırlar. Bu zor; ancak eşlerin çabasıyla sağlanabilir. "Bu konuda ne yapalım?" diyen hanımlara, tavsiyem şu­dur Erkeğinizi elinizde değil, gönlünüzde tutmaya çalışın. Gövdesi nerede olursa olsun, eğer gönlü gonlünüzdeyse onu asla kaybetmezsiniz. Hanımlar, kocanız, avucunuzda tuttu­ğunuz kuş gibidir. Avucunuzu fazla sıkarsanız eşiniz nefes alamaz olur, bunalır, boğulur. Avucunuzu fazla geniş açar, dümdüz ederseniz onu tut­manız mümkün olmaz; uçurur, kaybedebilirsiniz. Beylere gelince, beyler karınız, avucunuzda tutuğunuz ku­şa benzer. Avucunuzdan uçurmayacak kadar kapatın par­maklarınızı; boğacak kadar da sıkmayın. Eşler birbirlerine biraz serbestlik tanımalıdır. Dostları, ar­kadaşları, akrabaları için... Sürekli, "Neredeydin, kiminley-din ne yaptın?" diye sıkboğaz edilen eşler, ancak bir yere ka­dar dayanabilirler. Fakat kendine özel bir serbest zaman isteyen eş de nerede, kiminle ne yaptığı konusunda, eşine doğru bilgi vermeli, ken­disine gösterilen güveni asla kötüye kullanmamalıdır; zira eş­ler arasındaki güven duygusu bir kere sarsılırsa bir daha ye­niden kazanılması çok güçtür. Eşler, birbirlerinin gönlüne değil; ama gövdesine bir Öz­gürlük alanı tanımalıdırlar. Kısa süreli fizikî ayrılıklar mu habbeti artırır. Özlem ise sevgiyi körükler. Güçlü ateşlerin üfürüldükçe harlanması gibi güçlü sevgiler de hasretle alev­lenir. Sevgi birleştirir, eşleştirir Gerçek ve derin sevgi, zaman içinde eşleri fiziken de bir­birlerine benzetir. Huylarını, karakterlerini aynılaştırır. Nikâ­hın kerametlerinden biri de budur. Eş sevgisi, zaman içinde arkadaşlığa; netice olarak da dostluğa dönüşür. Aşk Çağlayanı Mevlana, böyle dostluklara çok güzel ör­nekler verir "Bir dost canlısı, Dostuna gelmiş ve kapısını çalmış. "Kim o, diyen dostuna, ben, diye cevap vermiş. Dostluğu derinliği­ne yaşayan Dost, ona şöyle seslenmiş "Git! Soframda ham kişiye yer yok! "Adamcağız, büyük bir mahcubiyetle çekilip gitmiş. Bir sü­re sonra yani gönlünü dostluğa iyice hazırlayınca tekrar gelip Dost kapısını çalmış. "Kim o, sorusunu da 'Sensin, sen!' diye cevaplamış."Bu cevabı beğenen Dost, onu şu sözlerle kabul etmiş."Mademki sen, bensin, gel öyleyse. Bu evde iki berCe. yer yoktur." Evlilik hayatında da hedef, böyle bir dostluktur. Böylesine bir ve beraber olan eşler, değil bu dünyada, öteki âlemde de ayrılmayı istemezler. Böylesine tek beden, tek ruh, tek varlık olmak, sevginin marifetidir. Sevginin veyahut katlanmış, katmerleşmiş sevgi olan aşkın işidir. Aşkın en ünlü temsilcisi olan Mecnun'a demişler ki "Leyla için canım feda, diyorsun. Öyleyse, bir kolunu Ley­la aşkı için ver de sözünün hakikat olduğuna delil olsun... Mecnun, bir an düşünmüş ve demiş ki "Hayır, kolumu Leyla aşkı için kestiremem.,. Artık ben, ben değilim. Ben Leyla'dan ibaretim; Leyla kesildim ben. Bu yüzden, bu kol da benim değil onundur. Onuri olan kolumu kestirip de sevdiğimin acı çekmesine dayanamam. Sevgi gerçekten varsa sevenleri böylesine bir ve beraber eder. Sevgi gerçekten varsa sevenlerde "sen, ben" derdi kal­maz... Evlilik, ben düşüncesinden çıkıp biz seviyesine yükselmek demektir. Bizleşemeyen ve nikâhtan sonra da hâlâ ben iddia­sında bulunan, yuva kurmaya hazır sayılmaz. Evden ve eşya­dan önce, içini, gönlünü birlikteliğe hazır etmeli insan. Sağ­lam bir yuva böyle kurulur. Yani çift bedende tek ruh olanlar mutlu bir yuva kurarlar. Bu dizeler bunu ne güzel anlatıyor Bir eş, yer olursa diğeri, ona gök olmalı-Hizmetçiyse biri, öteki köleliği şeref bilmeli-Beraber gülmeli, beraber ağlamalı. Çift bedende, tek ruh olarak yaşamalı... İkisine bir Fatiha Öteki âlemde de ayrılmak istemeyen gerçekten tek olmuş bir çift; birlikte ölmüşler. Mezarları da yan yana olmuş. Ahirette bile birlikte olmayı istemişler...İnşallah olmuşlardır. Mezar taşlarına yazılacak olan cümleyi vasiyet etmişler. Öyle de yazılmış"Ey ziyaretçi! Burada birbirini seven bir karı-koca yatıyor ikisine bir Fatiha yetiyor." Bu mezar taşı, gerçek bir aşkın habercisi değil midir? Sevgi iletişiminin zarurî istikameti Sevgi üslubu Sevgi bütün evlilikler için ilk adımdır. Peki, nasıl inşa edi­lir? Bu bir hayata bakıştır. Ben bunu çocukluk yıllarımda öğ­rendim. Adı Osman Sandaloğlu idi; ama o mübarek adama, biz öğ­rencileri; kısaca Sandal Hoca derdik. Ortaokul birinci sınıfta bizim hocamız olmuştu. Dedemizin yaşında, nur yüzlü bir ih­tiyardı. İlk dersimize, bembeyaz sakalı ve bükülmüş beli, elindeki bastonu ile giriverince çok yadırgamıştık hocamızı; fakat kısa sürede kalbimizi kazandı ve en çok sevdiğimiz öğ­retmen ve diğer sınıf arkadaşlarım, sevgi üslubunu ilk defa Sandal Hocadan öğrendik. Adam yerine konmayı, önemsen-meyi, ciddiye alınmayı ilk ondan gördük. Bize, "Aslanlarım, kaplanlarım, tosunlarım!" diyor; içimiz­den çok büyük adamlar çıkacağını söylüyordu. Sınıfımızdan hocaların, idarecilerin, yazarların, şairlerin, avukatların, dok­torların, mühendislerin, mebusların, başbakanların çıkacağını kesin olarak ifade ediyordu. Söylediklerine tam olarak inanamasak da çok hoşumuza gidiyordu. Hele bir gün, "Ne mutlu bana ki bu yaşımda sizin gibi geleceği çok parlak olan gençlerin hocası oldum. Al­lah'ıma ne kadar şükretsem azdır" demişti. Hepimiz o an çok etkilenmiştik. Sınıfa girdiğinde, o ihtiyar haliyle bir süre ayakta durur, sının gözden geçirirdi. Daha doğrusu hepimizin tek tek gözü­müze bakıp gönlümüzü görürdü. Üzüntülü gördüklerini tesel-li eder, hatta teneffüste yanına çağırarak yardım etmeye çalı­şırdı. Dersinin bitmesini hiç istemezdik. Çıkış zili çaldığında, üzülürdük ve "Hocam çıkmayalım, devamedin!" derdik. Hocamız gönlümüze girmeyi başarmıştı. Sevgi iletişimini, torunu yaşındakilerle bile kurabilme başarısını • gösterebil­mek, çok az kişiye nasip ben, "sevgi üslubunu", bu hocamdan öğrendim. Bir sabah, ilk dersimiz Sandal Hoca'nındı. Büyük bir se­vinç ve heyecan içinde beklediğimiz hocamız, her zaman ol­duğu gibi derse tam vaktinde geldi. Yalnız bu defa, her zamanki gibi değildi. Yüzü asılmış, ka­şı çatılmıştı. Her zamanki o tatlı tebessümünden eser kalma­mıştı. Çanta yerine çıkın kullanırdı. Elindeki çıkını büyük bir gürültüyle masaya âdeta çarptı. / Biz hayretler içinde ona bakıyorduk; ama o bize bakmı­yordu. Üstelik hiç ummadığımız tarzda hakaret ediyor, bizle­re hayvan adlarıyla hitap ediyordu. Ne eşekliğimiz ne de öküzlüğümüz kaldı. Kimimiz inek kimimiz de keçi olduk. Ku­laklarımıza inanamıyorduk. Hocamıza ne olmuştu böyle! Ders başlamıştı; ama eminim kimsenin bir şey anladığı yoktu. Sının büyük bir üzüntü ve moral bozukluğu sarmıştı. Çıkış zili çalar çalmaz, hemen bir kısmımız müdür beye bir kısmımız da müdür yardımcısına koşup durumu bildirdik"Sandal Hoca'ya bir şey olmuştu." Onlar da bize öğüt verip gönderdiler"Sakın üzmeyin hocanızı, kıymetini bilin!" Biz, hocamıza ne olduğunu anlayamadan ikinci dersimiz başlamıştı. Bu dersimize de Sandal Hoca gelecekti. Bu du­amdan dolayı hem heyecanlı hem de üzgündük. Hocamız, yine tam zamanında sınıfa girdi; fakat gözleri­mize inanamadık. O mübarek yüz, nurlu bir tebessümle apay­dınlıktı. Yine şefkat dolu bakışları, içimizi ısıttı; yine üzüntü­leri paylaştı, hâl hatır sordu, fıkralar anlattı. Yeniden onun aslanları, kaplanları, tosunları olduk. Hocamız derse başlayacağı sırada, ben büyük bir cesaretle elimi kaldırdım ve bir hamlede soruverdim"Ama hocam, birinci derste, niçin bize kötü şeyler söyledi­niz?""Ben kimseye kötü şey söylemem" dedi."Hocam ne kadar hayvan adı varsa hepsini saydınız bize!" Bu sözüme, hocamız güldü ve şu cevabı verdi"İyi; ama şimdi de hayvan adları ile hitap ediyorum size.""Hocam bu hayvanlar iyi. Bunların adını söyleyin bize; ama birinci derste öküz, keçi, inek, eşek, köpek, kedi" dedi­niz. Sandal Hoca, sandalyesine yaslandı, nefeslendi ve hafiften öksürüp dikkatimizi ve merakımızı iyice toparladı. Sonra da şu ilginç açıklamayı yaptı"Evladım, bakın, bu hayvanların adıyla size hitap etmemi uygun bulmuyorsunuz; ama bunlar, insanların işine yarayan faydalı hayvanlardır. Hâlbuki şimdi size söylediğim aslan, kaplan vahşi hayvanlardır. İnek, keçi, öküz gibi de işimize yaramazlar." Tabii biz, çocuksu bir yaklaşımla hocamıza, "Olsun ho­cam, siz yine de bize bu hayvanların adıyla hitap edin" dedik. Bunun üzerine hocamız dedi ki"Evladım, işte buna sevgi üslubu denir. Bir insana bir hay­vanın adıyla seslenirsin, bundan sevgi çıkar. Aynı insana bir başka hayvanın adıyla seslenirsin, kavga çıkar. "Mesela tosun deyince sevinen insan; öküz dediğinizde kı­zar, küser. "Öyleyse neden sevgi çıkacak bir söz varken kavga çıkacak sözü söyleyelim?"Sizin de üslubunuz, daima sevgi üslubu olsun. Dilinizi kavga çıkaran sözlere, hitaplara alıştırmayın!" Meğer hocamız bu davranışıyla bize sevgi üslubunu uygu­lamalı olarak öğretiyormuş. Allah rahmet eylesin, makamı Cennet olsun. Eşler arasında sevgi üslubu şarttır Sevgi üslubunu benimseyen eşler, evlerini bir sevgi yuva­sına dönüştürürler. Eşler de birbirlerine içlerinden geldiği gi­bi yerine göre ve eşinin hoşlanmasını da dikkate alarak güzel hitaplarda bulunmalılar. Ben, eşine "Mırnavım" diyene bile rastladım. Hanımefendi kedileri çok sevdiği için bundan çok hoşlanırmış. "Tavşanım" diyeni duydum. "Hadi anlat" demek yerine, "Bülbülüm, hadi bakalım şakı"diyeni işittim. "Muhabbet kuşum" diyenin çok olduğunu biliyorum. Bana anlatılan ve bizzat müşahede ettiğim birkaç hadiseyi paylaşmak istiyorum. Bir gün, Vakıf Gureba Hastanesi'nin muayene kuyruğunda beklerken yaşlı bir hanımefendinin, kendisi gibi beli bükül­müş bir hastaya, "Aslanım!" demesi garibime gitmişti de me­rak edip sebebini sormuştum. Hanımefendi dedi ki "Evladım, bu hitap şu haliyle ona uymuyor gibi ama ben bunu şimdi icat etmedim ki... Bu aslan, otuz sene önce Kore Harbi'nden gelen madalyalı bir kahramandır. O, sadece be­nim aslanım değil, hepimizin aslanıdır. Bilseniz ne kahra­manlıklar yaptı Kore'de... Yeri gelse gene aslan oğlu aslan olduğunu gösterir; bu yaşında bile evvel Allah." Hanımefendi böyle konuştukça yaşlı adamın benzine kan geldi, eğik beli biraz düzeldi ve acıyla kasılmış yüzünde gü­lümsemeler belirdi. Başka bir sohbet ortamında da emekli bir bey şunları an­latmıştı"Kim bilir kaç sabah, ben, eşimin desteği sayesinde hasta­ne yerine işime gitmişimdir. "Eyvah"larla kalktığım, kendimi çok güçsüz ve bitkin bulduğum sabahlarda yengeniz hanıme­fendi, öyle şeyler söyler, öyle hitaplarla beni taltif eder ki ha­kikaten değişiveririm. Ne hastalık kalır bende, ne yorgunluk ne de bitkinlik..." Başka bir yaşlı amca da şu itirafta bulunmuştu"Evladım ben 85 yaşımda olmama rağmen hâlâ park, bah­çe geziyor olmamı eşime borçluyum. Bu kadın bana bir çocu­ğa bakar gibi baktı. Ben ilaçlarımı ihmal ettikçe öyle sevgi sözleri, öyle tatlı hitaplar bulurdu ki... Bir iki derken sırf onun bu muhabbeti karşılıksız kalmasın diye yutardım sev­mediğim hapları, vurdururdum tiksindiğim iğneleri. Eğer ha­nım öyle olmasaydı ben, şimdi, böyle olmazdım." Sevgi ve takdir ifade eden hitapların sihirli gücünden bü­tün eşler istifade etmelidir. Hiç kimse kendisine canını sıkan şekilde hitap edilmesini istemez. Zaten kötü ve çirkin isimler takmak ve aşağılayıcı lakaplar kullanmak ne insanîdir ne de İslamî... Kemaliye'nin Kemali Eşini çok seven bir Osmanlı insanı... Evini bir sevgi cenne­ti yapmış mutlu bir eş... Yurdumuzun cennet köşelerinden biri olan Kemaliye'de bir evde yaşamış. Eşiyle, sevgi ve gü­venle bir ömür geçirmiş. Bakın eşini kırmamak için nasıl bir sevgi üslubu kullanıyor... Emekli olmuş, artık yaşlılık yıllarını eviyle cami arasında geçirmeye başlamış. Bir gün evin anahtarını evde unutmuş. Bu durumdan habersiz olan eşi de kendisini çağıran komşu­sunun davetine icabet etmiş. Hacı Baba namazdan sonra evi­ne gelmiş, kapıyı çalmış, bakmış ki açan yok. Anahtarı da yok. Evinin önündeki dereye inmiş, bir aşağı bir yukarı, inip çıkmaya başlamış. Hava buz gibi insanı donduracak kadar soğuk; ancak hızlı bir şekilde hareket ederek bir parça ısın­mak mümkün oluyor. Arada bir, kapının önüne gelip hanımının gelip gelmedi­ğine de bakıyor. İşte o gelişlerinden birinde, evinin önünde hanımıyla karşılaşıyor. Onu titrek ve morarmış bir hâlde kapı önünde gören eşi, şefkatiyle birlikte, geç kalmış olmasının endişesini de hissetti­ren bir tedirginlikle soruyor"Efendi ne zaman geldin?" Gövdesiyle iri yan, gönlüyle hassas ve ipince olan bu gü­zel adam, hiçbir şekilde üzülmesine kıyamadığı eşini rahat­latmak için şu sevgi dolu cevabı veriyor"Şimdi geldim hanım, daha yeni geldim, meraklanma..." Hollandalı bir Hıristiyan iken ilginç bir yönelişle Müslü­man olan rahmetli Zef Clement Muhammed Said bu duru­mu görmüşçesine şöyle diyor "Eğer karın yanındaysa eve hiçbir zaman geç kalmazsın..." Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş Mustafa Ulusoy ile Evlilik Röportajı >> << Evlilikte Sevgi Nasıl Canlı Tutulur? Evlilikte sadece sevginin yeterli değil. Sevgi ve iş birliğinin birleşmesiyle nitelikli ve olgun evlilikler ortaya çıkar. Mutlu bir evlilik için ne yapmalı?She and Girls Dergisi, Moda Dergisi, Alışveriş Hesabımız“Sevgi artı iş birliği, eşittir nitelikli evlilik, olgun evlilik” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, eşlerin karşı tarafın negatif yönleri yerine pozitif yönlerine odaklanmasını tavsiye ediyor. Evlilikte eşlerin birbirine zaman ayırmasının da önemli olduğunu kaydeden Tarhan, “Evlilikte sihirli kelime Birlikte nitelikli zaman geçirmek.” kurumunda farklı kültürlerde yetişen iki insanın bir araya gelir. İki farklı ortamda, farklı hayat senaryolarında yetişmiş kişiler bir araya geliyorlar ve beraber yeni bir hayat hikayesi yazıyorlar. Kendi senaryolarını da aktörler değişiyor. Anne, baba ve kardeşe kayınpeder, kayınvalide ekleniyor. İlişkilerin yanı sıra sosyal çevrede değişiyor. İşte böyle durumlarda senaryoları kişinin yeniden yazması kişi eski öğrendiğini Ben babamdan böyle gördüm, evde bu böyle gidecek’ derse bu düşünce katılığı oluyor. Bu tarz kişiler yeni durumlara uyum sağlayamıyorlar. Kendilerini kişilerle geçinmek zordurBu durum genellikle inatçı kişilerde görülür. İnatçı kişiliğin arkasında da hep egoizm vardır. İnatçı kişiler kendilerini özel, önemli, üstün gördükleri için değişmem ben başkası değişsin’ derler ve bu kişilerle geçinmek duymak evlilik sorumluluğudurEvlilik kurumunda pozitif iletişim çok önemli. Her iki tarafın eşinin ailesine saygı göstermesi önemlidir. Onları sevmeyebilirsin ama saygı duymak zorundayız. Bu iki taraf için de sevgi gelmemiş olabilir ama saygı duymak, duyması evlilik sorumluluğudur. Evlilik olgunluğudur. Her iki tarafın da bunu yapabilmesi gerekiyor. Evlilikte tarafların eşini değiştirmek yerine kendi tutumlarını değiştirmesi yönlere odaklanılmalıdırTarafların eşinin pozitif yönlerini görmesinin önemi çok büyük. Tartışma ve kavgaların olmaması için örneğin eşin 7-8 tane negatif huyu var hoşuna gitmeyen. 2-3 tane iyi huyu var. Şimdi orada 2-3 iyi huyu üzerinden ilerlemek erkek evini ihmal etmiyor. İşi bitince eve geliyor, çocuklarla ilgileniyor. Evinin ihtiyaçlarını karşılıyor. Eşi Ya iyi ki varsın bak ne güzel karşıladın, şunu ne güzel yaptın’ dediği zaman eşi kendisine değer verildiğini eve geldiği zaman güvende olduğu bir sığınağa geldiği duygusunu vermek lazım. Eve geldiği zaman negatif yönlerini düzeltmek yerine pozitif yönlerini güçlendirmek yönünden bir ilişki evliliğin formülü var mıdır?Evlilikte üç dönem vardır. Birinci dönem romantizm dönemidir. Gayet güzeldir, balayı dedikleri dönem. İkinci dönemi güç ve çatışmanın olduğu dönem. Ego savaşları, kimlik savaşlarının olduğu bu dönemde çatışmalar olur. Üçüncü dönem ise bağlılık bağlılık dönemine geçerken eğer şanslıysalar ya da akıllıca davranırlarsa o ego savaşlarının olduğu, güç savaşlarının olduğu dönemde akıllıca çözümle problem çözme yöntemi geliştirirler, üçüncü döneme geçerler ve ömür boyu aşk o zaman ortaya çıkıyor. Onun için sevgi yetmiyor. Sevgi artı iş birliği, eşittir nitelikli evlilik ortaya çıkıyor. Olgun evlilik ortaya ertelenmesi çözüm sağlamıyorSorunların ertelenmesi bir çözüm sağlamaz. Böyle bir ilişki varsa bir süre devam eder. Çocuklar büyür. Büyüdükten sonra yollar ayrılır. 50 yaşından sonraki boşanmaların çoğu da öyle oluyor. Bazı şeyleri öteliyor ve iyi huylarına odaklanılmalıdırEvlilikte yaşanan anların en iyi şekilde değerlendirilmesi gerekiyor. Şu andaki yaşadığımı daha kaliteli, daha keyif alıcı, daha güzel nasıl yaşarım? Eşler buna odaklanmalıdır. Eşinin iyi huylarına odaklanılması önemlidir. Öyle olunca sevgi tekrar mangaldaki ateş gibidir. Yani ilgilenmezsen sönüp gidiyor. İlgilenirsen, ona bakarsan güçlü bir şekilde devam ediyor. Çok yaklaşırsan yine yakıyor. Uzak kalırsan da faydalanamıyorsun. Tıpkı mangal ateşi gibi devamlı beslemek gerekiyor. Evlilikte de böyledir. Sevgi mangaldaki, sobadaki ateş gibidir. Devamlı kararında besleyeceksiniz. Onun için pozitif iletişim burada çok onaylanmamalıTarafların eşlerinin yanlışlarını da söylemesi önemlidir. Negatif bir yönü olduğu zaman onaylamadığını belli etsin. Bu göz yummak olarak algılanmamalı. Bu yanlış bir davranış olur.Bu yaptığın yanlış fakat ben bunu bir kenara yazıyorum, evliliğin geleceği için buna katlanıyorum’ denilmelidir. Eşinin yanlışlarını onaylamadığını belli uzatılmamalı, hatalar sopa yerine kullanılmamalıEn ufak bir yanlışta ayrılalım denilmesinin doğru değil, eşinin hatasını sopa gibi kullanmak da hatalı bir davranıştır. Tatlı bir şekilde tavrını koyacak ama uzatmayacak bunu. En çok da yapılan şey, bir hata yaptığı zaman o hatanın sopa gibi kullanıp devamlı önüne sürülmesidir. Burada evliliği tahrip sihirli kelime “Birlikte nitelikli zaman geçirme”Evlilikte iki tarafın birbiriyle daha çok ilgilenmesi, birlikte kaliteli zaman geçirmesi çok önemli. Evliliğin ilk dönemlerinde taraflar sohbet ediyor, konuşabiliyor. Paylaşım daha çok oluyor. İkinci dönemde çocukla beraber eşler birbirlerini ihmal işe odaklanıyor, eşini ihmal ediyor. Birbirlerine olan ilgi zayıflayınca sevgi de zayıflıyor. Onun için iki taraf için birbirleri birlikte zaman geçirmek önemli. Evlilikte sihirli kelime Birlikte nitelikli zaman geçirmek. Bunu yaptığınız zaman sorunların çoğu büyümeden taraflara odaklanmak güçlendiriyorEvliliği güçlü tutan unsurlardan biri tarafların eksik yönleri yerine pozitif yönlere odaklanılması. Her evlilikte zaman zaman sorunlar ortaya çıkabilir. Hatasız insan olmaz. Çok büyük ve önemli hatalar olmadıkça sorun en çok çatışma sebeplerinden birisi de sen’ dilinin kullanılmasıdır. Sen dilinde sen niye bunu böyle yaptın? Niye bunu giydin? Niye benim annemi böyle eleştirdin?’Hâlbuki şöyle dese, Sen annemi eleştirince ben kendimi çok kötü hissediyorum.’ Yani ben dili kullanmak önemli. Sen babamı ya da ailemi eleştirdiğinde ben çok kötü hissediyorum. Çok üzülüyorum’ dese karşı tarafta suçluluk ve pişmanlık duyguları Güne Motive Başlamanın Tüyolarını PaylaştıAilede iyi polis-kötü polis rolü olmazAilede iyi polis – kötü polis rolü olmaz. Çocuğa karşı sen iyi polis ben kötü polis olayım, çocuğu öyle eğitelim, dediğin an çocuğun hem güveni zayıflar hem de olaylarda sorun çözme stili yanlış içerisinde anne – baba koalisyon olmalı yani yatay koalisyon kurulmalı. Çiftler Çocuğumuzun şu problemi için ya da ailenin şu problemi için ne yapmalıyım?’ diyecek. Dikey koalisyon zarar veriyor. Anne bir çocuğu, baba bir çocuğu seçiyor, onunla koalisyon zaman kutuplaşma oluyor. O evde huzur olmaz. Toplumda nasıl kutuplaşma olursa huzur olmuyor ailede de huzur olmaz.Olmaz ise boşanırım’ ile başlayan evlilikte olgunluk yoktur…Bu tip kutuplaşmalar o ortama zarar verir. Aile şirketlerinin dağılma sebeplerinden biri budur. Bir yerde adalet olursa zaten barış oluyor. Barışın olduğu yerde de güven güven ve adil paylaşım olan yerlerde sorunlar en aza iniyor. Boşanma bir seçenek değildir. Boşanmak sonuçtur. Yani olmazsa boşanırım’ şeklinde başlayan evlilikte evlilik olgunluğu yoktur. Evlilik uzun bir yolculuktur. Evlilik ciddi bir bir birine sahip olmak değil, birlikte yürümektirBizim kültürümüzde çiftlere eş’ denilmez refik ve refika denilir. Modernizmin bize en büyük yaptığı kötülüklerden birisi karı-kocaya eş diyoruz. Bizim kültürümüzde kadın ve erkeğe refik-refika denir Yol yol arkadaşlığıdır. Evlilik birbirinin gözünün içine bakmak değildir. Bu modernizm aldatmacasıdır. Evlilikte belli bir hedef vardır ve birlikte ilerlemektir. Birlikte yürümektir. Yol arkadaşları nasıl olmayı gerektirir? Hayatta da öyle yüksek hedefler hedefe giderken iyi çocuk yetiştirmek, mutlu bir şey yapmak, iki dünyaya uygun yaşamak gibi hedeflere uygun yaşadığı zaman insan mutlu bir yolculuğa çıkmış oluyorsunuz. Bunun için evliliği bir yolculuk gibi görmek gerekiyor. Modernite evliliği birbirine sahip olmak gibi görüyor. Hâlbuki evlilik birbirine sahip olmak değil, birlikte yol almaktır. Yol arkadaşı boşanma mümkün olabilir mi?Evliliğin yürümediği, sorunların ortaya çıktığı durumlarda evlilik ve çift terapistlerinin devreye girer. Çift terapistlerinin vazifesi, evlilik yürümüyorsa ve iki taraf da bunun farkındaysa o zaman çocukların geleceği, iyiliği için ne yapmamız?’ lazıma boşanma ortaya çıkar. Çekişme ve kavgaların olduğu boşanma süreçlerinde en büyük faturayı çocuklar ödüyor. Onun için boşanma süreçlerinde çiftler, çocukların iyiliği için bu evliliği nasıl sonuçlandırırız?’ kısmına terapisinde üçayak varEvlilik terapisinde tedavide üçayak var. Doktorun ve ilacın yapacağı, kişinin yapacağı ve ailenin yapacağı ayak vardır. Aile değerlendirme ölçeği vardır. Bunu muhakkak evli çiftlerde ölçüyoruz. Bu ölçeğe göre, ilişkilerdeki problem çözme stili nasıl? İlişkilerde kadın erkek rollerinden kaçınmalar var mı?Rol paylaşımı ailede nasıl? Adil paylaşım var mı? Anne rolü, baba rolü, eş rolü hepsi ayrı ayrı yaşanabiliyor mu? Doğru yaşanıyor mu? Bütün bunları araştırıyoruz. Ona göre gerekirse terapiye alıyoruz ve bütüncül yaklaştığımız zaman daha iyi sonuç bir evlilik için ne yapmalı?She and Girls Aralık 2021 Sayısı Gençlik Dergisi Girls Hediyesiyle Dergiliklerde! home keyboard_arrow_right Videolar AŞK 06 Kasım 2017 Pazartesi 759 Görüntülenme Bazı ilişkiler uzun ömürli olabiliyorken bazı ilişkiler bitmeye yüz tutmaktadır. Peki siz ilişkinizde eskisi kadar heyecanlı değilseniz eskisi gibi olmak için ne yapmalı? Sıkça sorulan bu soruyu sizler için cevaplandırdık. Paylaş share Sitene Ekle link Etiketler label ilişki, aşk, evlilik, ilişkiler, sevgi, heyecan, arzu, Benzer Videolar İlişkide ilk adımı kadın mı yoksa erkek mi atmalı? AŞK Kötüye giden bir ilişkiyi kurtarmak için yapılacaklar listesi! AŞK Kötüye giden ilişkinizi kurtarmak istiyorsanız... AŞK Meğerse aldatmanın nedeni buymuş! AŞK Çok İzlenenler Yepyeni bir tatil akımı Staycation ile tanışın! Hilton Bilinçaltımız aslında evliliğe ne diyor? AŞK İlişkideki heyecanı kaybetmek ilişkiyi bitirir mi? AŞK Karşınızdaki kişinin yalan söylediğini anlamak için... AŞK 0 Yorumlar

evlilikte sevgi bittiyse ne yapmalı